1-3 yaş arasındaki dönem çocuklarda öfke nöbetlerinin, isyanların, inatlaşmaların, mantıksız taleplerin yaşandığı bir dönemdir. Her anne-baba bu dönemle tanışır, çocuklarında yaşanan değişimlere şaşırıp kalırlar ve endişe duyarlar. Bu süreci nasıl yöneteceklerini bilemeyebilirler. Çocuğumuzun yaşadığı bu değişimler aslında bir şımarıklık, kural tanımamazlık, yaramazlık vs. değildir, içinden geçtikleri döneme bağlı olan normal bir gelişim seyridir.
Artık küçük bebeğiniz büyümekte ve özgürleşmeye başlamaktadır. Kendi başına bir şeyler yapmanın, yürümenin, yemek yiyebilmenin hazzını yaşamaktadır. Düşünüldüğünde o minicik çocuklar için bunları yapabilmek ne büyük adımlardır. Bu dönemde çocuklar bir yandan dünyayı keşfetmek isterlerken bir yandan da tehlikelerle karşılaşma korkusu yaşarlar. O güne kadar annesinin kucağından ayrılmayan çocuk, yürümeye başlamakla beraber artık kendi isteği ile annesinden uzaklaşmaya çalışır. Bu bebeğin anneden ayrılması ve bireyleşmesi için gerekli bir aşamadır. Bir yandan bunu yapma isteği içerisindeyken bir yandan da anneden ayrıldıklarında, annenin sevgisini kaybedecekleri için korku yaşarlar. Hele bir de anne-babası tarafından “hayır” kelimesi ile karşılaşmaya başladıklarında, engellenmeye başladıklarında, bir yandan bu korkuları tetiklenir bir yandan da hayal kırıklıkları yaşamaya başlarlar. Bu onlar için oldukça kafa karıştırıcı bir dönem olur.
1-3 yaş çocuğu her şeyi kendisi yapmak ister, onun istediği olsun ister, ona istemediği bir şeyi yaptırmak bu dönemde imkansız gibi bir şeydir. Kendi istedikleri de olmayınca öfke krizleri yaşar. Yaşadıkları bu öfke nöbeti esnasında kendilerini başka türlü ifade edecek bir dile henüz sahip olamadıkları için de çoğu zaman ağlarlar, ellerindekini fırlatabilirler, kendilerine veya çevresine zarar verici davranışlarda bulunabilirler. Çünkü başka çareleri yoktur. Bu evrede çocuklara mantıklı açıklamalar yapmaya çalışmak anlamsızdır. Çünkü beyinlerinin mantık ve kendilerini kontrol etmekle ilgili kısmı henüz tam anlamıyla gelişmemiştir.
Bu dönemde çocuklar reddedici olurlar ve en sevdikleri kelime genelde “hayır” demektir. Siz ona ne sunarsanız, ne söylerseniz hayır diyecektir. Yemek yedirmek istediğinizde o istemeyecek, giydirmek istediğinizde karşı koyacak ve kaçacak, uyutmak istediğinizde “hayır uyumam” diyecektir. Çünkü bağımsızlaşmak demek “hayır” demektir çocuklar için. Aslında bu dönem anne-babaların korkulu rüyası olan 2 yaş sendromudur. 2 yaş sendromu, tam 2 yaşında aniden yaşanmaya başlanacak değildir elbet. 1-3 yaş dönemi arasında yaşananlardır. Yani bu dönemde siz ne söylerseniz çocuk hayır diyerek sizi reddecektir. Siz de çocuğunuza hayır dediğinizde inatlaşmalar yaşadığınızda bu süreç daha da sancılı olacaktır. O yüzden çocuğunuz bir şey istediğinde, talep ettiği şey için ona hayır demeden önce düşünmeniz ve “hayır”larınızı daha tasarruflu harcamanız durumu daha kolaylaştıracaktır. Burada “hayır” diyeceğiniz ve diyemeyeceğiniz şeyleri iyi ayırt etmeniz gerekecektir. Çocuğunuza zarar verecek şeylere tabi ki izin veremezsiniz, fakat kırılmayacak bir eşyaya uzandığında elleme demeden önce belki bir kez daha düşünebilirsiniz.
Diyelim ki, çocuk kendisine zararı dokunabilecek bir şey yapmak istedi vs. bu durumda siz de hayır dediniz ve çocuğunuz kontrolden çıktı ve durmaksızın ağlamaya başladı, bu kriz anında yapılması gereken, ne onunla mantıklı bir şekilde konuşmaya çalışmak ne de az önce hayır dediğiniz şeyi aslında çokta zararlı değilmiş diyerek çocuğun yapmasına izin vermektir. Önce “hayır” dediğiniz şeye sonradan “evet” diyorsanız bu yanlış bir davranıştır. Çocuk böylelikle çok ağladığında, tepindiğinde istediğinin olabileceği mesajını almış olur ve bunu sonrasında da her isteği için kullanır. Eğer bir şey en başından “hayır” ise öyle kalmalıdır. Kalmayacaksa da baştan söylenmemelidir. Böyle bir durumda yapılması gereken şey, çocuğun kendisine zarar vermesini engelleyerek, söylenmeden, bağırıp çağırmadan yanından uzaklaşmaktır. Zor olsa da sakinlik içerisinde bu anın geçmesini beklemektir. Kriz bittiğinde, ağlaması kesildiğinde yorulan ve istediği olmadığı için kendisini yenik hisseden çocuğunuza sevginizi gösterin, ona ağlamadığı için ne kadar mutlu olduğunuzu ifade edin ve onunla birlikte zaman geçirin.
Bu şekilde davranarak bu dönemin daha sancısız atlatılmasını ve daha kısa sürmesini sağlayabilirsiniz. Unutmayın ki 2 yaş sendromu geçecek yerine yeni krizlerin yaşanacağı başka dönemler gelecektir. Önemli olan çocuğumuzla olan ilişkilerimizi yıpratmadan her iki tarafında kendisini mutlu hissedeceği adımlar atabilmektir.
Uzman Klinik Psikolog