Okula yeni başlayan çocuklarda bazı sorunlarla karşılaşılabilir. Çocuğun okula başladığında psikolojik sorunlar yaşayıp yaşamaması o güne kadar anne-babasıyla kurduğu ilişkiye ve okul öncesinde ki sosyalleşme deneyimlerine bağlıdır.
Eğer çocuk o güne kadar anne-babasıyla güvenli bir bağlanma geliştirememişse, anne ve baba çocuğunu aşırı korumacı ve bağımlı bir şekilde yetiştirdiyse, çocuk akranlarıyla sosyalleşme deneyimleri yaşayamadıysa ve evde izole bir şekilde yetiştiyse okula başladığında sorunlar yaşayacaktır. Doğal olarak annelerinin ilgi odağı olduğu ve üzerine titredikleri bir ortamdan, yabancı bir ortama girip hiç tanımadıkları insanlarla olmaları çocuklarda huzursuzluk yaratacak ve çocuk doğal olarak okula gitmek istemeyecektir. Çocuk bedensel şikayetlerden tutunda, annesinin onu sevmediğine kadar varan bir takım söylemlerle okula gitmemek için çaba harcayacaktır. Aslında anne babasını bırakamayan çocuk değildir, anne-baba kendi kaygıları, ihtiyaçları vs. yüzünden çocuklarını bugüne kadar bırakamamışlardır.
Yeni ve yabancı bir ortama girecek çocuk için hafif düzeyde uyum problemleri yaşamak normaldir. Bu okula alışma sürecinin bir aşamasıdır. Bu durumda çocuğun gidişatı izlenmeli, bu konuda öğretmeninden de bilgiler alınarak ona göre davranılmalıdır. Fakat süreç içerisinde düzelmeler olmuyor ve olumsuzluklar artıyor ise(alt ıslatma, tırnak yeme, hırçınlık, içe kapanıklık vs.) hiç zaman kaybedilmeden profesyonel bir yardım alınmalıdır.
Çocuğun motivasyonunu arttırmak ve okula uyum sürecini kolaylaştırmak için anne ve baba olarak çocukla sağlıklı bir iletişim kurularak, okul sistemi ile ilgili çocuğa açıklayıcı ve net bilgiler verilmeli, çocuğun aklında soru işareti kalmamasına çalışılmalıdır. Mesela okula haftanın 5 günü gideceği, belirli saatler içerisinde okulda olacağı, sonra tekrar eve döneceği, okulda öğretmeniyle güvenli bir ortamda olacağı, fakat bir sorunla karşılaşırsa anne-babasının hemen okula gelip onun yanında olacağı söylenerek güven duygusu verilmelidir. Ayrıca okulda arkadaşlarının olacağı ve onlarla oyun oynayıp keyifli saatler geçirebileceği de belirtilerek ilgisi çekilmeye çalışılmalıdır.
Anne-babaların kaygılı ve panik duygusu içerisinde olmamaya dikkat etmeleri gerekir, çünkü çocuk bu kaygı ve panik duygusunu fark eder ve kendisi de aynı duyguyu yaşar.
Çocuğun okula gitmesi konusunda her iki ebeveynde aynı tutum ve kararlılıkta olmaya dikkat etmelidir ve çocuklarını cesaretlendirmelidirler.
Çocuk eğer okula gitmek istemiyorsa bunun nedenleri üzerine, çocuğun endişe ve korkuları üzerine açık ve anlaşılır bir şekilde konuşulmalıdır. Bu durumu sadece kendisinin değil başka çocuklarında yaşayabileceği kendisine söylenmelidir.
Çocuklar için en önemli şey güven duygusudur. Anne ve babalar okulun ilk günlerinde çocuklarının yanında olabilirler. Bu güven duygusu kazanmaları için iyi olacaktır. Yalnız olmadıkları konusunda bilgilendirilmeleri, çocuğun anne babasını görebileceği, onu bekledikleri, onu tekrar okuldan alacakları konusunda ki bilgilendirmeler çocuğa sakinleşmesi için iyi gelebilir.
Okulun gerekliliği, zorunluluğu gibi bilgiler çocuğun içselleştirebileceği bilgiler değildir. Bu yüzden bunları söylemek yerine, okulun eğlenceli ve keyif alabileceği bir yer olduğu vurgulanmalıdır. Tabi aile bu türlü konuşmalarla çocuğu motive etmeye çalışırken öğretmende öğrenme sürecini çocuğun ilgisini çekebilecek şekilde keyifli hale getirebilmelidir. Bunun yanı sıra aile de çocuğunun okulda yaşadıklarını sormalı ve ilgiyle dinlemelidir.
Anne ve babalar çocuklarına başarısızlık duygusu yaşatmamalıdırlar. Eğer anne ve baba mükemmeliyetçi bir yapıya sahipse ilk önce bu konuda kendilerini törpülemelidirler. Oku başarısı takıntısı olan ebeveynlerin çocuklarına devamlı başarılı olmalısın mesajını verebileceklerini, onu sınıf arkadaşlarıyla rekabete sokabileceklerini ve bu durumunda çocukta yetersizlik duygusuna sebebiyet verebileceğini unutmamalıdırlar.
Ebeveynler çocukları ödevlerini yaparken hata yaptıklarında bu hataya tahammül edebilmeliler ve yanlışları düzeltmek yerine, hata yapmaktan korkmayan, kendini ifade edebilen, evde de okulda da mutlu olabilen çocuklar olmasına çalışmalıdırlar. Onların ilk önce çocuk sonra öğrenci olduklarını unutmamalı ve ona göre davranmalıdırlar.
Uzman Klinik Psikolog